Hizmetler

Hakkımda

Blog

İletişim

Hizmetler

Hakkımda

Blog

İletişim

Hizmetler

Hakkımda

Blog

İletişim

Hizmetler

Hakkımda

Blog

İletişim

Kaygılı Çocuklar İçin Ne Zaman Endişelenmeli?

Biraz heyecan veya stres, çocukların günlük yaşamlarının doğal bir parçası olarak kabul edilir. Ancak, kaygı belirtileri normalden fazla ve kontrol edilemez hale geldiğinde, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bir durum ortaya çıkar. Size göre basit görünen bir korku hali çocukların hayatı çok ciddiye almasından kaynaklı onlarda aşırı kaygı yaratabilir.

Çocuklarınızın diğer çocuklardan daha fazla endişelendiğini gördüğünüzde yardıma ihtiyacı olup olmadığından emin değilseniz bu zor bir durumdur. Normal düzeyde bir endişeyle, kaygı bozuklukları arasındaki farkı anlamada profesyonel destek almak bu süreçte yardımcı olabilir. Kontrol edilemeyen düşünceler ve korkular çocuğun ve ailenin yaşamını önemli ölçüde etkiliyorsa, yardım almanın zamanı gelmiş demektir.

Kaygı bozukluğunu sıradan endişeden ayıran bazı özellikler şunlardır:

Şiddetli kaygı gerçekçi değildir.

 Kaygılı hissetmek, stresli durumlara karşı doğal bir tepki olabilir, ancak kaygı bozukluğu olan bir çocuk için endişeler genellikle gerçekçi olmaktan uzaktır. 

Örneğin, Bir çocuk rüyasında gördüğü canavarların ona zarar verme ihtimalinden aşırı kaygı duyabilir. 

Şiddetli kaygı orantısızdır.

Normal bir durum karşısında aşırı stres yaşamak, çocuğun günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir.

Örneğin,Sınav senesinde olan bir genç sınavlara girme konusunda stres yaşayabilir. Yaygın anksiyete bozukluğu olan bir çocuk ise, henüz ikinci sınıfta olmasına rağmen geceleri aynı sınav için endişelenerek uyanık kalabilir.

Şiddetli kaygı aşırı bilinçli olmaktır.

Ergen bir çocuk karşı cinsle iletişim kurarken gergin hissedebilir. Bu doğal bir endişedir. Sosyal anksiyete bozukluğu olan bir çocuk ise, kendini sürekli olarak başkalarının gözleri altında değerlendirildiğini hisseder ve bu nedenle sosyal etkileşimden kaçınabilir.

Şiddetli kaygı genellikle istenmeyendir ve kontrol edilemez.

Bir anaokulu öğrencisi okula uyum sürecinde annesini özlediği için ağlayabilir. Ayrılık kaygısı yaşayan bir çocuk ise uyum süreci tamamlandıktan sonra da okulda ağlamaya devam eder çünkü annesinin kendisinden uzakta olması durumunda başına bir şey gelebileceği duygusunu yaşayabilir. 

Şiddetli kaygı sürekli olarak devam eder.

Normal olmayan bir durum yaşandığında çocuğun kaygısı beklenen bir durumdur ve zamanla azalır. Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bir çocuk ise aylar geçse de kabuslar görmeye devam edebilir. 

Şiddetli kaygı kaçınmaya yol açar.

Yeni yüzme öğrenmeye başlayan bir çocuk yüzme derslerine girme konusunda gergin hissedebilir. Suya karşı özel bir fobisi olan çocuk ise suya düşmek ve boğulmaktan korktuğu için yüzme derslerine girmeyi tamamen reddedebilir.


Kaygılı hissetmek, stresli durumlara verilen doğal bir tepki olsa da kaygı, çocuğun günlük durumlarla başa çıkma becerisini engellediğinde veya onu kendi yaşındaki çoğu insanın hoşuna giden şeylerden kaçınmaya sevk ettiğinde bir rahatsızlığa dönüşür. 

Eğer çocuğunuzun kaygı belirtileri endişe verici düzeydeyse veya günlük yaşamını etkiliyorsa, bir uzmana başvurmak önemlidir. Uzman, çocuğunuza uygun stratejiler sağlayarak kaygı ile başa çıkmasına yardımcı olabilir. Erken müdahale, çocuğunuzun sağlıklı gelişimini desteklemek adına önemlidir. Ebeveynler olarak, çocuklarınızın duygusal ihtiyaçlarına duyarlı olmalı ve gerektiğinde profesyonel destek almaktan çekinmemelisiniz.

Counseling at Every Stage of Life

Contact for Sean's appointment

Contact for Sean's appointment

© Gülşah GÜRSOY 2023

Counseling at Every Stage of Life

Contact for Sean's appointment

Contact for Sean's appointment

© Gülşah GÜRSOY 2023

Counseling at Every Stage of Life

Contact for Sean's appointment

Contact for Sean's appointment

© Gülşah GÜRSOY 2023

Counseling at Every Stage of Life

Contact for Sean's appointment

Contact for Sean's appointment

© Gülşah GÜRSOY 2023